TMK 221 EDİNİLMİŞ MAL REJİMİ

1- Edinilmiş mallara katılma rejimi ne demektir?

 Edinilmiş mallara katılma rejimi, evlilik birliği içinde eşlerin, evlilikten önce sahip oldukları mal varlıklarını koruyarak, evlilik süresince edindikleri malların değer artışlarını paylaşmalarını öngören bir mal rejimidir. Bu rejim, Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenmiştir ve eşlerin evlenirken veya evlilik süresince anlaşarak seçebilecekleri bir rejimdir. Eğer eşler farklı bir mal rejimi seçmezlerse, evlilikleri sırasında edinilmiş mallara katılma rejimi otomatik olarak uygulanır.

 Bu rejimde, her iki eş de kendi kişisel mal varlıklarını yönetme ve üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Evlilik süresince edinilen mallar ise "edinilmiş mal" olarak kabul edilir. Boşanma veya mal rejiminin sona ermesi durumunda, evlilik süresince edinilen malların değer artışları hesaplanır ve bu artışlar eşler arasında eşit olarak paylaştırılır. Bu paylaşım, eşlerin evlilik süresince elde ettikleri ekonomik katkıları dikkate alarak adil bir mal bölüşümü sağlamayı amaçlar.

 Türk Medeni Kanunu’nda edinilmiş mallara katılma rejimi madde 220 ve madde 221’de düzenlenmiş olup bu maddelerin ilki kanuna göre ikincisi ise sözleşmeye göre edinilmiş mallara katılma rejimidir.

2- Kişisel mallar neleri kapsar?

 Kişisel mallar, edinilmiş mallara katılma rejimi altında, eşlerin evlilikten önce sahip oldukları ve evlilik süresince edinilmiş mallar dışında kalan malları ifade eder. Türk Medeni Kanunu'nda kişisel mallar şu şekilde sıralanmıştır:

 Evlilik Öncesi Mallar: Evlilikten önce her bir eşin sahip olduğu mallar kişisel mal sayılır.

 Kişisel Kullanım Eşyaları: Eşlerin kişisel kullanımına mahsus olan eşyalar, örneğin giysi ve takılar gibi, kişisel mallar arasında yer alır. Ancak, aşırı değerli olanlar bu kapsamın dışında tutulabilir.

 Tazminat ve Sigorta Ödemeleri: Kişisel mal niteliğindeki bir malın zarar görmesi sonucu alınan tazminatlar veya sigorta ödemeleri de kişisel mal sayılır.

 Manevi Tazminat: Manevi tazminat alacakları kişisel mallara dâhildir.

 Miras ve Bağışlar: Eşlerin evlilik süresince miras yoluyla veya bağış yoluyla edindikleri mallar da kişisel mal olarak kabul edilir.

 İşletme Malı: Eğer bir eşin kişisel malı üzerinden işletme kurulmuşsa, bu işletmenin mal varlığı da kişisel mal sayılır.

 Kişisel mallar, edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde, evlilik birliği sona erdiğinde diğer eşle paylaşılmaz. Bunlar, sahip olan eşin özel malı olarak kalır ve sadece bu eşin üzerinde tasarruf hakkı bulunur. Ancak, kişisel malların değer artışları ve bu mallardan elde edilen gelirler, edinilmiş mallar arasında değerlendirilebilir.

3- Edinilmiş mallar neleri kapsar?

 Edinilmiş mallar, edinilmiş mallara katılma rejimi altında, eşlerin evlilik birliği içindeyken birlikte veya bireysel olarak elde ettikleri malları ifade eder. Türk Medeni Kanunu'nda edinilmiş mallar şu şekilde sıralanmıştır:

 Çalışma Gelirleri: Eşlerin evlilik süresince elde ettikleri ücret, maaş, komisyon, prim, emekli aylığı gibi çalışma gelirleri edinilmiş mallar arasında sayılır.

 İşletme Gelirleri: Eşlerin evlilik süresince sahip oldukları işletmelerden elde ettikleri gelirler de edinilmiş mallara dâhildir.

 İktisadi Değerler: Eşlerin evlilik süresince elde ettikleri telif hakları, patent hakları, marka hakları gibi iktisadi değerler edinilmiş mallar kapsamındadır.

 Mal Değer Artışları: Eşlerin evlilik öncesi sahip oldukları kişisel malların evlilik süresince değer artışları, edinilmiş mallar olarak kabul edilir.

 Diğer Gelirler: Kiralardan, faizlerden ve diğer yatırımlardan elde edilen gelirler de edinilmiş mallara dâhildir.

 Evlilik birliğinin sona ermesi durumunda, edinilmiş malların değer artışları hesaplanır ve bu artışlar eşler arasında eşit olarak paylaştırılır. Bu paylaşım, eşlerin evlilik süresince elde ettikleri ekonomik katkıları dikkate alarak adil bir mal bölüşümü sağlamayı amaçlar.

 Evet, Türk Medeni Kanunu'na göre, eşler evlenirken veya evlilik süresince bir mal rejimi sözleşmesi yaparak, hangi malların kişisel mal veya edinilmiş mal olarak kabul edileceğini belirleyebilirler. Bu sözleşmeyle, normalde edinilmiş mal sayılacak malların kişisel mal olarak kabul edilmesi veya tam tersi bir düzenleme yapılması mümkündür.

 Mal rejimi sözleşmesi, eşlerin mal varlıkları üzerinde serbestçe anlaşmalarına olanak tanır. Ancak, bu sözleşmenin geçerli olabilmesi için bazı formalitelerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Örneğin, sözleşmenin noter huzurunda yapılması ve bazı durumlarda aile mahkemesinin onayının alınması gerekebilir.

 Bu tür bir sözleşme, eşlerin mal varlıklarını daha esnek bir şekilde düzenlemelerine ve evlilik süresince ve sonrasında mal paylaşımı konusunda öngörülebilirlik sağlamalarına imkân tanır. Ancak, mal rejimi sözleşmesinin yapılması ve içeriği konusunda bir avukattan hukuki danışmanlık almak önemlidir.

5- Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyesi nasıl olur?

 Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyesi, eşlerin evlilik birliği içindeki mal varlıklarının nasıl paylaşılacağını düzenleyen bir süreçtir. Türk Medeni Kanunu'na göre, mal rejimi genellikle aşağıdaki durumlarda sona erer:

 Boşanma: Eşlerin boşanmasıyla mal rejimi sona erer ve tasfiye süreci başlar.

 Eşlerden Biri Ölürse: Eşlerden birinin ölümü durumunda, hayatta kalan eşin mal rejimi sona erer ve miras süreci başlar.

 Mal Rejimi Sözleşmesi: Eşler, evlilik süresince anlaşarak mal rejimini değiştirebilir veya sonlandırabilirler.

 Mahkeme Kararı: Mahkeme, bazı durumlarda mal rejiminin sona erdirilmesine karar verebilir.

 Mal rejiminin sona ermesi durumunda, eşlerin evlilik süresince edindikleri malların değer artışları hesaplanır ve bu artışlar eşler arasında eşit olarak paylaştırılır. Tasfiye süreci şu adımları içerir:

 Edinilmiş Malların Belirlenmesi: Öncelikle, hangi malların edinilmiş mal olduğu belirlenir.

 Değer Artışlarının Hesaplanması: Edinilmiş malların evlilik süresince ne kadar değer kazandığı hesaplanır.

 Borçların Düşülmesi: Eşlerin evlilik süresince edindikleri borçlar, hesaplanan değer artışlarından düşülür.

 Paylaşım: Kalan net değer artışları eşler arasında eşit olarak bölüştürülür.

 Tasfiye Sözleşmesi: Eşler arasında yapılan anlaşma ile tasfiye işlemleri belgelenir.

 Mahkeme Onayı: Gerekli durumlarda, tasfiye işlemlerinin mahkeme tarafından onaylanması gerekebilir.

 Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyesi karmaşık hukuki süreçler içerebilir. Bu nedenle, sürecin adil ve kanuna uygun bir şekilde yürütülmesi için bir avukattan hukuki yardım almak önemlidir. Mal rejimi ve tasfiyesi hakkında Türk Medeni Kanunu madde 225’de kısaca bilgi verilmektedir.

6- Değer artış payı ne demektir?

 Türk Medeni kanunu madde 227’de geçen değer artış payı; edinilmiş mallara katılma rejimi altında, eşlerin evlilik süresince edinilmiş mallarının değerinde meydana gelen artışın paylaşılmasını ifade eder. Türk Medeni Kanunu'na göre, eşlerin evlilik süresince edindikleri malların değer artışları, evlilik birliğinin sona ermesi durumunda eşit olarak bölüştürülür.

 Değer artış payının hesaplanması şu adımları içerir:

 Edinilmiş Malların Tespiti: Öncelikle, hangi malların edinilmiş mal olduğu belirlenir.

 Değer Artışının Hesaplanması: Edinilmiş malların evlilik süresince ne kadar değer kazandığı hesaplanır. Bu, malın evlilik başlangıcındaki değeri ile evlilik sonundaki değeri arasındaki fark olarak belirlenir.

 Net Değer Artışının Paylaşımı: Eşlerin evlilik süresince edindikleri borçlar, hesaplanan değer artışlarından düşülür. Kalan net değer artışı, eşler arasında eşit olarak bölüştürülür.

 Değer artış payı, evlilik süresince eşlerin ekonomik katkılarını dikkate alarak adil bir mal bölüşümü sağlamayı amaçlar. Bu, evlilik birliğinin sona ermesi durumunda, her iki eşin de evlilik süresince elde ettikleri ekonomik kazanımlardan adil bir şekilde yararlanmalarını sağlar.

7- Kişisel mallar ile edinilmiş mallar arasında denkleştirme nasıl yapılır?

 Türk Medeni Kanunu madde 230 da geçen kişisel mallar ile edinilmiş malları denkleştirme; genellikle kişisel malların değerinin, evlilik süresince edinilmiş malların değer artışına katkıda bulunması durumunda gerçekleşir. Denkleştirme işlemi, eşler arasında adil bir mal paylaşımı sağlamak için yapılır.

 Denkleştirme işlemi şu şekilde gerçekleştirilir:

 Değer Artışının Tespiti: Öncelikle, kişisel malın evlilik süresince ne kadar değer kazandığı tespit edilir.

 Katkının Belirlenmesi: Kişisel malın değer artışına, edinilmiş malların ne kadar katkıda bulunduğu hesaplanır. Bu, genellikle kişisel malın bakımı, onarımı veya iyileştirilmesi için edinilmiş mallardan yapılan harcamalarla ilgilidir.

 Denkleştirme Alacağının Hesaplanması: Kişisel malın değer artışına edinilmiş malların katkısı oranında bir denkleştirme alacağı hesaplanır.

 Paylaşım: Hesaplanan denkleştirme alacağı, mal rejiminin tasfiyesi sırasında diğer eşe ödenir. Bu, genellikle mal paylaşımı sırasında edinilmiş malların değer artış paylarından düşülerek gerçekleştirilir.

 Denkleştirme işlemi, eşlerin kişisel mallarına yapılan yatırımların adil bir şekilde değerlendirilmesini sağlar ve evlilik süresince her iki eşin de ekonomik katkılarının dikkate alınmasına yardımcı olur. Bu işlemler karmaşık olabileceğinden, genellikle bir avukatın rehberliği ve hukuki danışmanlığı önerilir.

8- Mal rejiminin tasfiyesinde malların hangi değeri esas alınır?

 Mal rejiminin tasfiyesinde, malların değerlendirilmesi için genellikle malların tasfiye tarihi itibarıyla güncel piyasa değeri esas alınır. Bu, malın o tarihteki satış değeri veya piyasa koşullarına göre belirlenen değeridir.

 Tasfiye sürecinde, eşlerin evlilik süresince edindikleri malların değer artışları hesaplanır. Bu hesaplama için, malın evlilik başlangıcındaki değeri ile tasfiye tarihi itibarıyla güncel piyasa değeri arasındaki fark dikkate alınır. Bu fark, malın değer artışını temsil eder ve eşler arasında paylaştırılacak edinilmiş malların hesaplanmasında kullanılır.

 Örneğin, bir eşin evlilik süresince edindiği bir gayrimenkulün değeri, evlilik başlangıcında 100.000 TL iken, tasfiye tarihi itibarıyla 150.000 TL'ye yükselmişse, 50.000 TL'lik değer artışı hesaplanır ve bu artış eşler arasında paylaştırılır.

 Bu süreçte, malların güncel piyasa değerlerinin objektif ve adil bir şekilde belirlenmesi önemlidir. Bu nedenle, değerleme uzmanları, gayrimenkul değerleme şirketleri veya diğer profesyonel değerleme hizmetleri kullanılabilir. Mal rejiminin tasfiyesi karmaşık hukuki süreçler içerebileceğinden, genellikle bir avukatın rehberliği ve hukuki danışmanlığı önerilir.

9- Evlilik sözleşmesi yapmadık, ne olacak?

 Evlilik sözleşmesi yapmamış olan eşler için, Türk Medeni Kanunu'nda varsayılan mal rejimi olan "edinilmiş mallara katılma rejimi" otomatik olarak uygulanır. Bu rejim, evlilik süresince eşlerin birlikte veya bireysel olarak edindikleri malların değer artışlarının paylaşılmasını öngörür.

 Evlilik sözleşmesi yapmamış eşlerin evlilik birliği sona erdiğinde (boşanma, ölüm vb. durumlar) aşağıdaki adımlar izlenir:

 Edinilmiş Malların Tespiti: Evlilik süresince edinilen malların tespiti yapılır.

 Değer Artışlarının Hesaplanması: Edinilmiş malların evlilik başlangıcındaki değeri ile evlilik sonundaki değeri arasındaki fark hesaplanır.

 Borçların Düşülmesi: Eşlerin evlilik süresince edindikleri borçlar, hesaplanan değer artışlarından düşülür.

 Paylaşım: Kalan net değer artışları eşler arasında eşit olarak bölüştürülür.

 Evlilik sözleşmesi yapmamış eşler, evlilik süresince edindikleri malların değer artışlarını paylaşmak zorunda oldukları için, bu süreçte adil bir paylaşımın sağlanması önemlidir. Bu süreç karmaşık olabileceğinden, genellikle bir avukatın rehberliği ve hukuki danışmanlığı önerilir.

10- Evlilik birliği sırasında mal rejimi değişikliği mümkün mü?

 Evet, Türk Medeni Kanunu'na göre, evlilik birliği sırasında eşler, mevcut mal rejimlerini değiştirebilir veya yeni bir mal rejimi seçebilirler. Bu değişiklik, eşlerin karşılıklı anlaşmasıyla ve birkaç hukuki formaliteyi yerine getirerek yapılabilir.

 Mal rejimi değişikliği için izlenmesi gereken adımlar şunlardır:

 Anlaşma: Eşler, hangi mal rejimine geçmek istediklerine karşılıklı olarak karar verirler.

 Noter Huzurunda Sözleşme: Seçilen yeni mal rejimi, noter huzurunda yapılan resmi bir sözleşme ile belgelenir. Bu sözleşme, eşlerin mal varlıkları üzerindeki haklarını ve yükümlülüklerini düzenler.

 Mahkeme Onayı: Bazı durumlarda, mal rejimi değişikliği için aile mahkemesinin onayı gerekebilir.

 Mal Rejimi Siciline Kayıt: Yeni mal rejimi sözleşmesi, ilgili sicile kaydedilir. Bu, genellikle Tapu Sicili veya Ticaret Sicili olabilir.

 Mal rejimi değişikliği, eşlerin mal varlıklarını daha esnek bir şekilde düzenlemelerine ve evlilik süresince ve sonrasında mal paylaşımı konusunda öngörülebilirlik sağlamalarına imkân tanır. Ancak, mal rejimi değişikliğinin yapılması ve içeriği konusunda bir avukattan hukuki danışmanlık almak önemlidir. Avukatlar, sürecin hukuka uygun ve eşlerin haklarını koruyacak şekilde yürütülmesine yardımcı olabilirler.

11- Konu ile ilgili Medeni Kanun maddeleri aşağıda yer almaktadır.

 II. Edinilmiş mallar

 Madde 219- Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.

 Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:

12- Edinilmiş Mal rejimi ile ilgili örnek içtihatlar

 T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

 Esas Yıl/No: 2006/6058 E.

 Karar Yıl/No: 2006/14810 K.

 Karar tarihi: 02.11.2006

 DAVA TÜRÜ: Mülkiyet Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı eşi Nevzat Baklan'ın 18.5.2003 tarihinde vefat ettiğini 20 yıldır yaşamakta oldukları dairede bulunan menkul malların (eşyaların) bir kısmının kendi kişisel malı olduğunu, bir kısmının ise edinilmiş mallardan olduğunu, kişisel mallarının tespitini ve ortak malların da Türk Medeni Kanununun 652. maddesi gereğince sağ kalan eşe özgülenmesini talep etmiştir. Talep konusu malların hangisinin kişisel mal hangisinin edinilmiş mal olduğunun tespiti 4787 Sayılı Yasanın 5133 Sayılı Yasa ile değişik 4/1. maddesi gereğince 4721 Sayılı Yasanın üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanmakta olup, görev Aile Mahkemesinindir. (TMK. mad. 218, 219, 220, 222) Ayrıca davacı ölen kocasından kalan edinilmiş malların kendisine özgülenmesini de istemiştir. (TMK.mad.652) Özgüleme işinde görev Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. (TMK.mad.658) Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması da zorunludur. Bu açıklamalar karşısında mahkemece yapılacak iş, kişisel ve edinilmiş mallar ile özgüleme konusunda tefrik kararı verilerek kişisel ve edinilmiş malların tespiti için Aile Mahkemesine, özgüleme istemi hakkında Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

 SONUÇ: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02.11.2006

 T.C. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

 Esas Yıl/No: 2012/13151 E.

 Karar Yıl/No: 2013/7805 K.

 Karar tarihi: 23.05.2013

 MAHKEMESİ: Aile Mahkemesi

 DAVA TÜRÜ: Mal rejimi tasfiyesi

 ... ile ... aralarındaki mal rejimi tasfiyesi davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... 4. Aile Mahkemesi'nden verilen 04.04.2012 gün ve 1322/363 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

 KARAR

 Davacı vekili, dava konusu 5645 ada 31 sayılı parselde bulunan 2 nolu bağımsız bölümün evlilik birliği içerisinde tarafların ortak birikimleri ile edinildiğini açıklayarak, mal rejiminin tasfiyesi kapsamında nizalı taşınmazın ½ payının iptali ile vekil edeni adına tapuya tescilini; yargılama sırasında 03.04.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile istek sonucunu değiştirerek, 76.875 TL katılma alacağının davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.

 Davalı vekili, davacının uyuşmazlık konusu taşınmazın edinilmesinde katkısının bulunmadığını açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.

 Mahkemece; hukukçu bilirkişinin 04.01.2012 ve 28.03.2012 tarihli raporları hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine; 50.625 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında taraflar arasında görülen boşanma davasında, davacı lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının katılma alacağı hesabına pasif olarak dâhil edilip, nizalı taşınmaza ilişkin borç olarak kabul edilerek, taşınmaz değerinden tenkis edilmesinin hukuka aykırı olduğu, maddi ve manevi tazminatların dava konusu taşınmaza ilişkin borç kalemleri olmadığını ileri sürerek, hükmü temyiz etmiştir.

 Dava, 01.01.2002 tarihinden sonra yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nca yasal mal rejimi olarak kabul edilen ve TMK' nun 202 ve devamı maddeleri gereğince açılan edinilmiş mallardan kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkindir.

 Taraflar 06.01.1976 tarihinde evlenmişler, 21.01.2008 (25.04.2008 - birleşen dava) tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 25.02.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Taraflar arasında, evlendikleri 06.01.1976 tarihinden 01.01.2002 tarihinde kadar 743 sayılı TKM' nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, sözleşmeyle başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre, 4721 sayılı TMK' nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TKM. m. 202 4722 SK. m.10). Taraflar arasındaki mal rejimi TMK' nun 225/2. fıkrası uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Dava konusu taşınmaz edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli bulunduğu 29.12.2003 tarihinde satış hukuksal sebebine dayalı olarak davalı eş adına tapuya tescil edilmiştir.

 Temyiz edenin sıfatı ve temyiz sebeplerine göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık, boşanma davasında eldeki davanın davacısı lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının, edinilmiş mallara katılma rejimine tabi taşınmazdaki katılma alacağı hesabında pasif olarak kabul edilip edilmeyeceği, başka bir anlatımla hesaptan düşürülmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Her şeyden önce, boşanma kararı ile hüküm altına alınan tazminatlar TMK' nun 174. maddesinde; edinilmiş mallara katılma alacağı ise, TMK' nun 202 ve devamı maddelerinde yer alan eşler arasındaki mal rejiminden kaynaklanmaktadır. Görüldüğü gibi, ikisi de birbirinden farklı alacaklardır. TMK' nun 174. maddesine göre “mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” Her iki fıkranın açık kapsamlarından da anlaşıldığı üzere maddi ve manevi tazminatın unsurlarının edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağının koşullarından farklı düzenlendiği ortadadır. Eşin katılma alacağını isteyebilmesi için, eşin kusurlu veya kusursuz bulunması (236/2. fıkradaki zina veya cana kast durumu hariç ) sonuca etkili olmadığı gibi, istekte bulunan eşin çalışıp çalışmamasının da bir önemi bulunmamaktadır.

 TMK' nun 219. maddesinin 1. fıkrasına göre “ edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleri” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımda TMK' nun 174/1 ve 2. fıkralardaki tanımlardan farklıdır. Hangi tür malların edinilmiş mal sayılacağı TMK' nun 219. maddesinde tek tek belirtilmiştir. Yine TMK' nun artık değer başlığını taşıyan 231. maddesinde; “artık değer, eklemeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktar” olarak nitelendirilmiştir. Görüldüğü gibi maddede yer alan “..bu mallara ilişkin borçlar..” tümcesiyle edinilmiş mallardan düşürülecek değerlerin (paraların) edinilmiş maldan kaynaklanan borç olması gerektiği biçiminde anlaşılmalıdır. Maddi ve manevi tazminatın bu kapsamda değerlendirilecek ve nitelendirilecek bir borç olmadığı açıktır. Bu konuda duraksamamak gerekir. Kaldı ki, TMK' nun 220/1. fıkrasının 3 nolu bendine göre manevi tazminat alacakları kişisel mallar arasında sayılmıştır.

 O halde, boşanma kararı ile hüküm altına alınan manevi tazminatın edinilmiş mal olarak kabulü ile davalı yararına ve onun edinilmiş malının borcuymuş (pasifiymiş) gibi hesaptan düşürülmesine zaten olanak bulunmamaktadır. Şu gerçek olguyu da saptamakta yarar vardır. Her şeyden önce eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. TMK' nun 219/1. fıkrasında; yer alan “… bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleri…” ibaresi ile aynı Kanun'un 231/1. fıkrasındaki, “…bu mallara ilişkin borçlar…” tanımı birlikte gözetildiğinde mal rejiminin sona erdiği tarihte eşlerin mal varlıkları arasında maddi ve manevi tazminat diye bir mal mevcut bulunmamaktadır. Çünkü maddi ve manevi tazminat ancak boşanma kararının kesinleştiği tarihte belirginleşmektedir. Bu nedenlerle maddi ve manevi tazminatların hukuki sebeplerinin yasal mal rejiminin geçerli olduğu dönemde gerçekleştiğinin kabulüyle, davalının edinilmiş mal grubunun borcu (pasifi) olarak TMK' nun 230/2. fıkrası gereğince artık değer hesabından yani davacının katılma alacağından düşürülmesi mümkün değildir.

 Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında, taraflar arasında görülen boşanma davasında eldeki davanın davacısı lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının davalı yararına ve davacının aleyhine yorumlanacak biçimde TMK' nun 219 ve 231. maddeleri kapsamında davalının edinilmiş malının borcuymuş (pasifiymiş) gibi düşünülerek hesaptan düşülmesi ve bu şekilde davacının katılma alacağının hesaplanması isabetsiz olmuştur.

 Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK' nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK' nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK 'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK' nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 23.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.