TMK 164 TERK

Terk nedeniyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu'na göre bir boşanma sebebi olarak kabul edilir. Terk, eşlerden birinin diğerini hiçbir haklı sebep olmadan evi terk etmesi ve birlikte yaşamayı reddetmesi durumudur. Terk nedeniyle boşanma davası açabilmek için belirli şartların sağlanması gerekmektedir:

 Terk Süresi:

 Terk, en az altı ay sürmüş olmalıdır. Kanun, altı aydan daha kısa süreli terkleri boşanma sebebi olarak kabul etmez.

 Terk Edilen Eşin Kusursuz veya Daha Az Kusurlu Olması:

 Boşanma davasını açan eşin, terkten dolayı kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekmektedir. Eğer terk eden eş, diğer eşin ağır kusurları nedeniyle evi terk etmişse, bu durumda terk nedeniyle boşanma davası açılamaz.

 Terk Edilen Eşin Terk Edilen Eşi Geri Çağırması:

 Terk edilen eşin, terk eden eşi geri çağırmış olması ve terk eden eşin bu çağrıya uymayı reddetmiş olması gerekmektedir.

 Terk Edilen Eşin Dava Açma Süresi:

 Terk edilen eşin, terkin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde dava açması gerekmektedir.

 Dava Dilekçesi ve Gerekli Belgeler:

 Boşanma davası açılırken, mahkemeye sunulacak dava dilekçesinin hazırlanması ve gerekli belgelerin toplanması gerekmektedir.

 Haklı Bir Sebebin Bulunmaması:

 Terk eden eşin, evi terk etmesine neden olan haklı bir sebebinin olmaması gerekmektedir.

 Terk nedeniyle boşanma davası açabilmek için yukarıda belirtilen şartların yanı sıra, dava süreci ve delillerin sunulması gibi hukuki süreçlerin doğru şekilde yönetilmesi önemlidir. Bu tür davalarda bir avukattan hukuki destek almak, sürecin doğru ve etkin bir şekilde yönetilmesine yardımcı olacaktır.

Terk eden eşe nasıl ihtar çekilir?

 Terk eden eşe ihtar çekmek, terk edilen eşin terk eden eşi yasal yollardan geri çağırması anlamına gelir. Bu işlem, terk nedeniyle boşanma davası açmadan önce önemli bir adımdır. İhtarname göndermek için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

 İhtarname Hazırlama:

 İhtarname, bir avukat aracılığıyla veya bizzat terk edilen eş tarafından hazırlanabilir. İhtarnamede terk eden eşin evi terk ettiği tarih, evi terk etme nedenleri ve terk edilen eşin geri çağrılması talebi gibi bilgiler yer almalıdır.

 İhtarnameye Kişisel Bilgilerin Eklenmesi:

 İhtarnameye, terk eden eşin adı, soyadı, adresi gibi kişisel bilgilerinin yanı sıra, terk edilen eşin de adı, soyadı ve iletişim bilgileri eklenmelidir.

 Noter Kanalıyla İhtarname Gönderimi:

 İhtarname, terk edilen eşin talebi üzerine noter aracılığıyla terk eden eşe gönderilir. Noter, ihtarnamenin bir kopyasını terk eden eşe teslim eder veya adresine postalar.

 İhtarname Tesliminin Tebliği:

 Noter, ihtarnamenin terk eden eşe ulaşıp ulaşmadığı konusunda bir tebligat belgesi düzenler. Bu belge, ihtarnamenin tebliğ edildiğini kanıtlar ve bu belge, boşanma davası sırasında delil olarak kullanılabilir.

 İhtarname Süresi:

 İhtarnamede terk eden eşe, evi terk ettiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde eve dönmesi için çağrı yapılır. Bu süre genellikle bir hafta ila on gün arasında olabilir.

 Hukuki Destek:

 İhtarname gönderme süreci, hukuki bir işlem olduğundan, yanlış anlaşılmaları ve hataları önlemek için bir avukattan hukuki destek almak önemlidir.

 Terk eden eşe noter aracılığıyla ihtarname göndermek, terk nedeniyle boşanma davası açmak isteyen terk edilen eş için önemli bir adımdır. Bu işlem, dava sürecinde terk eden eşin eve dönme çağrısına uymadığını kanıtlamak için kullanılabilir.

Terk eden eşe nereden ihtar çekilir?

 Terk eden eşe ihtar çekmek için genellikle bir noterden yardım alınır. Noterler, ihtarname gönderme işlemini resmi ve yasal bir şekilde gerçekleştirirler. İşte terk eden eşe ihtar çekme işlemi için yapılması gerekenler:

 Yakınınızdaki Bir Noteri Bulun:

 İkamet ettiğiniz yerdeki veya size en yakın olan bir noter ofisini bulun.

 Noter ile Randevu Alın veya Doğrudan Ziyaret Edin:

 Bazı noterlikler, ihtarname gibi işlemler için randevu sistemi kullanabilir. Randevu almak veya noter ofisine doğrudan gitmek suretiyle işleminizi başlatabilirsiniz.

 Gerekli Bilgileri ve Belgeleri Hazırlayın:

 İhtarnameyi hazırlarken terk eden eşin tam adı, adresi ve terk tarihi gibi bilgileri yanınızda bulundurun. Ayrıca, evlilik cüzdanınız gibi ilgili belgeleri de götürmeniz gerekebilir.

 Noter ile İhtarnameyi Hazırlayın:

 Noter, size ihtarname hazırlama konusunda yardımcı olacak ve ihtarnamede yer alması gereken tüm bilgileri sizden alacaktır.

 İhtarnameyi Gönderin:

 İhtarname hazırlandıktan sonra, noter tarafından terk eden eşe gönderilir. Noter, ihtarnamenin teslimatını ve tebliğini sağlayacak ve bir tebligat belgesi düzenleyecektir.

 Tebligat Belgesini Saklayın:

 Noter tarafından düzenlenen tebligat belgesini saklayın. Bu belge, ihtarnamenin terk eden eşe ulaştığını kanıtlar ve boşanma davası sırasında önemli bir delil olarak kullanılabilir.

 Noter aracılığıyla ihtarname göndermek, terk nedeniyle boşanma davasında önemli bir adımdır. Noterler, ihtarname işlemlerini resmi ve yasal bir şekilde gerçekleştirir, böylece işlemin yasal geçerliliği ve takibi kolaylaşır. Hukuki bir süreç olduğundan, bu işlemi gerçekleştirirken bir avukattan hukuki destek almak da faydalı olabilir.

Terk Nedeniyle Boşanma Davası Ne zamana kadar açılabilir?

 Terk nedeniyle boşanma davası, terkin gerçekleştiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde açılmalıdır. Türk Medeni Kanunu'na göre, terk nedeniyle boşanma davası açabilmek için terk edilen eşin, terk eden eşi geri çağırdıktan sonra bir yıl içinde dava açması gerekmektedir.

 Bu sürenin hesaplanmasında, terk eden eşe noter aracılığıyla gönderilen ihtarname tarihi önemli bir rol oynar. İhtarname gönderildiği tarih itibarıyla bir yıllık süre başlar ve terk edilen eşin bu süre zarfında boşanma davası açması gerekir. Eğer terk edilen eş, bu bir yıllık süre içinde dava açmazsa, terk nedeniyle boşanma hakkını kaybedebilir.

 Bu tür hukuki süreçlerde, sürelerin ve diğer hukuki prosedürlerin doğru bir şekilde takip edilmesi önemlidir. Bu nedenle, terk nedeniyle boşanma davası açmayı düşünen bir kişinin, süreci doğru bir şekilde yönetmek ve haklarını korumak için bir avukattan hukuki destek alması önerilir.

Terk Nasıl İspatlanır?

 Terk, eşlerden birinin diğerini haklı bir neden olmaksızın terk etmesi ve ortak konutta birlikte yaşamayı reddetmesi durumudur. Terk durumunun ispatı, terk nedeniyle boşanma davası açan tarafın üzerindedir ve çeşitli yollarla gerçekleştirilebilir. İşte terk durumunun ispatı için kullanılabilecek bazı yöntemler:

 Tanık Beyanları:

 Terk edilen eşin ailesi, arkadaşları veya komşuları gibi tanıklar, mahkemede terk durumunu anlatabilir ve terk eden eşin evi terk ettiğini ve birlikte yaşamayı reddettiğini doğrulayabilir.

 Noter İhtarnamesi:

 Terk edilen eşin, terk eden eşe noter aracılığıyla gönderdiği ve geri dönme çağrısında bulunduğu ihtarname, terk durumunun varlığını kanıtlamak için kullanılabilir. İhtarnamenin terk eden eşe tebliğ edildiğini gösteren noter tebligatı da önemli bir delildir.

 Resmi Evraklar ve Kayıtlar:

 Terk eden eşin başka bir adrese taşındığını gösteren nüfus kayıtları, elektrik, su, doğalgaz gibi aboneliklerin yeni adrese aktarılması gibi resmi evraklar terk durumunu kanıtlamak için kullanılabilir.

 Yazılı İletişim:

 Terk eden eşin evi terk ettiğini belirten mektuplar, e-postalar veya mesajlar gibi yazılı iletişim, terk durumunu kanıtlamak için mahkemeye sunulabilir.

 Sosyal Medya ve Diğer Dijital Kanıtlar:

 Terk eden eşin sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlar veya diğer dijital kanıtlar, kişinin başka bir yerde yaşadığını ve aile birliğinden ayrıldığını gösterebilir.

 Özel Dedektif Raporları:

 Bazı durumlarda, terk edilen eş özel bir dedektif tutarak terk eden eşin yaşam tarzı ve yerleşim yeri hakkında rapor hazırlatabilir. Bu raporlar, terk durumunu kanıtlamak için mahkemede kullanılabilir.

 Terk durumunu ispatlamak, boşanma davasının seyri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, terk nedeniyle boşanma davası açan kişilerin, terk durumunu etkili bir şekilde ispatlamak için gerekli delilleri toplamaları ve bir avukat aracılığıyla bu delilleri uygun bir şekilde mahkemeye sunmaları önemlidir.

 Her evden ayrılan eş evi terk etmiş mi sayılır?

 Hayır, her evden ayrılan eş "terk" kapsamında değerlendirilmez. Terk, Türk Medeni Kanunu'na göre, eşlerden birinin diğerini haklı bir neden olmaksızın terk etmesi ve birlikte yaşama yükümlülüğünü yerine getirmeyi reddetmesi durumudur. Terk kavramının hukuki bir tanımı olduğundan, her evden ayrılma durumu terk olarak kabul edilmez.

 Terk durumunun varlığının kabul edilebilmesi için belirli şartlar bulunmaktadır:

 Haklı Bir Sebep Olmadan Ayrılma:

 Terk eden eşin, ayrılma kararını almasına neden olan haklı bir sebep bulunmamalıdır. Örneğin, eşler arasındaki şiddet, ciddi hakaretler veya benzeri durumlar, ayrılan eş için haklı bir sebep teşkil edebilir ve bu durumda ayrılma terk olarak kabul edilmez.

 Birlikte Yaşama Yükümlülüğünün Reddi:

 Terk eden eşin, birlikte yaşama yükümlülüğünü yerine getirmeyi açıkça reddetmesi gerekir. Yani eş, diğerini bırakarak evden ayrılmış ve birlikte yaşamayı reddetmiş olmalıdır.

 Dönme Çağrısına Uymama:

 Terk edilen eş, terk eden eşi geri dönmesi için çağırmış olmalıdır. Eğer terk eden eş, geri dönme çağrısına uymayı reddederse, bu durum terk olarak değerlendirilebilir.

 Süreklilik:

 Terk eden eşin evi terk etmesi bir süreklilik arz etmelidir. Geçici ayrılıklar terk olarak değerlendirilmez.

 Özetle, terk, özel ve belirli hukuki şartları içeren bir kavramdır. Her evden ayrılma durumu otomatik olarak terk olarak kabul edilmez ve her durumun kendine özgü koşulları ve nedenleri dikkate alınmalıdır. Bu tür durumlar genellikle mahkemeler tarafından incelenir ve her olayın kendi içindeki özelliklerine göre değerlendirilir. Bu nedenle, terk iddiasında bulunan kişilerin, iddialarını destekleyecek delilleri toplamaları ve bir avukat aracılığıyla bu delilleri uygun bir şekilde mahkemeye sunmaları önemlidir.

 Boşanma davasını önce açan haksız mı sayılır?

 Hayır, boşanma davasını önce açan kişi otomatik olarak haksız sayılmaz. Boşanma davalarında kimin önce dava açtığı hukuki açıdan önemli değildir. Önemli olan, dava sırasında sunulan deliller, iddialar ve kanıtların mahkeme tarafından değerlendirilmesidir.

 Boşanma davalarında, her iki tarafın da iddiaları, savunmaları ve sunulan kanıtlar dikkatlice incelenir. Davanın nedenleri, eşlerin davranışları, varsa çocukların durumu, maddi durumlar ve diğer ilgili faktörler göz önünde bulundurulur. Mahkeme, tüm bu bilgileri dikkate alarak, davayı kimin açtığından bağımsız olarak, adil bir karar vermeye çalışır.

 Boşanma davalarında, kusur durumu ve boşanmanın sebepleri, nafaka, mal paylaşımı ve çocukların velayeti gibi konuların belirlenmesinde önemli rol oynar. Ancak bu, davanın kim tarafından açıldığına dayalı bir değerlendirme değil, davanın içeriğine ve somut delillere dayalı bir değerlendirmedir.

 Boşanma süreci karmaşık ve duygusal olarak zorlayıcı olabilir. Bu nedenle, sürecin adil ve hukuka uygun bir şekilde ilerlemesini sağlamak için bir avukatın rehberliği ve hukuki desteği önemlidir.

Boşanma davasını açmayan taraf haksız mı olur?

 Hayır, boşanma davasını açmayan taraf otomatik olarak haksız sayılmaz. Boşanma davalarında mahkeme, kimin davayı açtığından ziyade, davanın nedenlerini, tarafların iddialarını ve sunulan kanıtları değerlendirir. Boşanma sürecinde her iki tarafın da iddiaları, savunmaları ve sunulan kanıtlar dikkatlice incelenir.

 Boşanma davası açmak, hukuki bir hak olduğu için, bu hakkı kullanan kişi otomatik olarak kusurlu veya haksız olarak değerlendirilmez. Benzer şekilde, dava açmayan taraf da otomatik olarak haksız veya kusurlu sayılmaz. Önemli olan, davaya konu olan olayların ve tarafların iddialarının mahkeme tarafından incelenmesi ve adaletli bir karar verilmesidir.

 Boşanma davalarında kusur durumu, nafaka, mal paylaşımı, çocukların velayeti gibi konuların belirlenmesinde davanın içeriği, somut deliller ve tarafların durumları dikkate alınır. Bu nedenle, boşanma sürecinde, tarafların haklarını korumak ve süreci hukuka uygun bir şekilde yönetmek için profesyonel hukuki destek almak önemlidir.

 9- Konu ile ilgili Medeni Kanun maddeleri aşağıda yer almaktadır.

 BOŞANMA

 A. Boşanma sebepleri

 IV. Terk

 Madde 164- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

 Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

 10- Terk konusu ile ilgili Örnek İçtihatlar

 1.

 T.C. Yargıtay 2. HUKUK DAİRESİ

 Esas : 2019/2754

 Karar : 2019/5286

 Karar Tarihi :02.05.2019

 ÖZET: Davacı erkeğin terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilip boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne dair mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiştir. Bu itibarla davalı kadının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin … karar sayılı onama bozma ilamının bütünüyle kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan sebeple davanın reddine karar verilmek üzere bozulmasına karar vermek gerekmiştir.(4721 S. K. m. 164, 197)

 Dava: Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına dair Dairemizin 15/11/2017 gün ve 2016/7410 - 2017/12791 sayılı ilamıyla ilgili davalı kadın tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;

 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.

 Davacı erkek tarafından açılan terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının ( TMK m. 164) yapılan yargılaması sonunda, mahkemece davanın kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesi uyarınca boşanmalarına, kadın lehine 400 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, erkeğin maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş verilen karar davacı erkek tarafından yoksulluk nafakası yönünden davalı kadın tarafından ise hükmün tamamı yönünden temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 15.11.2017 tarih, 2016/7410 esas ve 2017/12791 karar sayılı ilamı ile, davalı kadının tam kusurlu olduğu, kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına, diğer yönlerden ise hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davalı kadın tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde;

 Dava, terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasıdır ( TMK m. 164). Kadın 09.01.2014 tarihinde Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı olarak bağımsız tedbir nafakası davası açmış, mahkemece ayrı yaşamakta haklı bulunarak kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmiş, verilen karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından onanarak, karar 16.12.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Erkek ise terk ihtarını 24.04.2014 tarihinde talep etmiştir. Kadının Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı davasının açılmasından itibaren dört aylık ayrılık dönemi geçmeden terk ihtarına muhatap olan kadının ortak konuta dönmesi beklenemez. Eş söyleyişle; ihtar muhatabının ihtar talep tarihinde Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı bir nafaka davasının bulunması Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesindeki altı aylık ayrılık süresinin dönüş için verilen iki aylık yasal bekleme süresi dışında kalan dört aylık süresini bertaraf eder ve davacının terk ihtarı sonuç doğurucu olarak kabul edilemez. O halde davacı erkeğin terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilip boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne dair mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiştir. Bu itibarla davalı kadının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 15.11.2017 tarih, 2016/7410 esas ve 2017/12791 karar sayılı onama bozma ilamının bütünüyle kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan sebeple davanın reddine karar verilmek üzere bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

 SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440-442. maddeleri uyarınca davalı kadının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 15.11.2017 tarih, 2016/7410 esas ve 2017/12791 karar sayılı kısmen onanmasına, kısmen bozulması ilamının bütünüyle KALDIRILMASINA, yerel mahkeme kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, oybirliği ile karar verildi. 02.05.2019 (mevzuat.sinerjias.com.tr)

 2.

 T.C. Yargıtay 2. HUKUK DAİRESİ

 Esas : 2016/18628

 Karar : 2017/7501

 Karar Tarihi :15.06.2017

 ÖZET: Somut olayda terk edilen, erkek değil kadındır. Çünkü kadın ortak konutu terk etmeye zorlanmıştır. Erkeğin terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Mevcut duruma göre, erkek tam kusurlu, kadın ise kusursuzdur. Kadının karşılık boşanma davası açması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde değildir. Erkeğin boşanma davasının reddine, kadının karşılık boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekir. (4721 S. K. m. 4, 164, 166, 186) (YHGK. 13.03.2015 T. 2013/2-1688 E. 2015/1032 K.)

 Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 24.03.2016 gün ve 14563 - 5844 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;

 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.

 Davacı-karşı davalı erkek terk sebebine (TMK m. 164) dayanarak boşanma davası açmış, davalı-karşı davacı kadın ise evlilik birliğinin sarsılması sebebine (TMK m. 166/1) dayanarak karşı boşanma davası açmıştır.

 Mahkemece davacı- karşı davalının az, davalı-karşı davacının ağır kusurlu olduğu belirtilerek, davacı-karşı davalının davasının kabulüne, davalı-karşı davacının karşılık davasının ise reddine karar verilmiştir. Bu karar davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce yapılan inceleme neticesinde onanmasına karar verilmiş ve bu karara karşı davalı-karşı davacı kadın tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

 Yapılan yargılama ve toplanan deliller davacı-karşı davalı erkeğin, birlik görevlerini (TMK.m. 186/3) yerine getirmediği, gece geç saatlerde eve döndüğü, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediği, eşine şiddet uyguladığı, anlaşılmaktadır.

 "Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır" (TMK m. 164/1).

 Somut olayda da terk edilen, davacı-karşı davalı erkek değil davalı-karşı davacı kadındır. Çünkü davalı-karşı davacı kadın ortak konutu terk etmeye zorlanmıştır. Davacı-karşı davalının terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. (Hukuk Genel Kurulunun 13.03.2015 gün ve 2013/2-1688 E, 2015/1032 K. sayılı ilamı)

 Mevcut duruma göre, davacı-karşı davalı tam kusurlu, davalı kusursuzdur. Davalı-karşı davacının karşılık boşanma davası açması hakkın kötüye kullanılması (TMK m. 2) niteliğinde değildir. Davacı-karşı davalının boşanma davasının reddine, davalı-karşı davacının karşılık boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, deliller yanlış değerlendirilerek, davacı-karşı davalının davasının kabulü, davalı-karşı davacının karşılık boşanma davası ve davasının eki niteliğindeki tazminat taleplerinin reddi doğru olmamıştır.

 Bu sebeple, temyiz edilen hükmün bozulması gerekirken, yazılı şekilde onanması isabetsiz olmuş, ancak bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından davalı-karşı davacı kadının karar düzeltme talebi açıklanan sebeple yerinde görülerek kabulüne: Dairemiz ilamının onamaya ilişkin bölümünün her iki dava yönünden kaldırılmasına; hükmün erkeğin davasının kabulü ve kadının davasının reddi yönlerinden açıklanan sebeplerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

 Sonuç: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple davacının karar düzeltme isteğinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/1-4. maddesi gereğince KABULÜNE, Dairemizin 24.03.2016 tarihli ve 2015/1456-2016/5844 sayılı onama kararının erkeğin davasının kabulü ile kadının davasının reddi yönlerinden KALDIRILMASINA, yerel mahkeme kararının, erkeğin davasının kabulü ile kadının davasının reddi yönünden yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, kadının fer'i taleplerine yönelik itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 15.06.2017 (mevzuat.sinerjias.com.tr)